ÇANKAYA’DA GEZİ VE ÇOCUKLARLA SOHBET...

  İki kardeş okul dönüşü annelerinden izin alarak sık sık Atatürk’ün köşkünün etrafında gezinip dururlarmış. 

Öğretmeni Ayşe’ye o gün yurdumuzun düşmanlardan kurtarılması için Ata’nın emrinde milletçe nasıl çok çalışıldığını anlatmıştır. İçinde bulunduğumuz ortamın nasıl meydana getirildiğini öğrenen Ayşe, kardeşi İsmet’i de alarak her zaman olduğu gibi belki Atatürk’ü görürüz diye köşkün etrafında gezip dururlar. 

 Tesadüf aynı gün, yaveri ve arkadaşlarıyla bir gezinti yapan Atatürk, Ayşe ile kardeşinin köşkü seyrettiklerini görünce yanlarına yaklaştı.

- Adın ne senin yavrum. 

- Ayşe. 

- Senin adın ne yavrum. 

Ayşe’nin kardeşi hemen cevap verdi. 

- İsmet. 

- Niçin burada dolaşıyorsunuz? 

- Sizi görmek istedik efendim. 

- Peki ben kimim? Beni niçin görmek istediniz? 

İki kardeş bir ağızdan 

Gazi Mustafa Kemal Paşasınız. 

Atatürk ve yanındakiler gülümsediler. 

- Benzettiniz çocuklar ben gazi değilim. 

Yine iki kardeş bir ağızdan 

- Siz Gazisiniz. 

- Peki nereden bildiniz? 

Çocuklar aynı ağızdan gür bir sesle, 

Çünkü size hiç kimse benzemez. 

- Ayşe sen okuyor musun? 

- Evet beşinci sınıftayım. 

- İsmet sen kaçıncı sınıftasın? 

- Üçüncü sınıftayım. 

- Ayşe sen ne olmak istiyorsun? 

- Öğretmen olmak istiyorum efendim. Öğretmenler yurtlarına yararlı insanlardır. Biz her şeyi öğretmenden öğreniriz. Sizi de öğretmenimiz tanıttı. 

- Evet yavrum, biz her şeyimizi öğretmenlere borçluyuz. Beni de öğretmenim Gazi yaptı. Peki İsmet sen ne olmak istiyorsun? 

- Asker olacağım. Çünkü sizi çok seviyorum. Yurduma saldıran düşmanın kafasını kıracağım. 

Atatürk iki kardeşi bağrına bastı sevdi ve okşadı. 

 - Aferin çocuklar. 

Yanındaki arkadaşlarına dönerek:

- Evet! Milletin bağrından tertemiz bir nesil yetişiyor. Eserimizi bunlara gözümüz arkada kalmadan bırakabileceğiz. Şimdi çok huzurluyum! derken gözleri yaşardı. 

Kaynak:  
http://www.ataturkdevrimleri.com