Ben ALPEREN GÜNEŞ
Ben Alperen GÜNEŞ. Spor Komisyonu üyesiyim. Bu sene Çocuk Meclisi’nde ikinci senem. Ben, Judo kursuna gidiyorum. Judo çıplak elle ve ayakla yapılan bir savaş sanatıdır. Judoda yenmek için sayılar vardır; bunlar Yuko wazari ve İppon’dur. En yüksek puan Ippon’dur, sonra sırasıyla wazari ve yuko gelir. Şido ise ceza demektir. Dört Şido alındığında diskalifiye ( hasakomake ) olunur. Bu hafta, Trabzon’da gerçekleştirilen müsabakalara katılmak üzere Trabzon’dayım. Umarım iyi sonuçlarla dönerim Ankara’ya. Ben Ankara Büyükşehir Belediyesi Kulübünde’yim ve hocam İbrahim DEMİR. Bizler müsabakalara kilolara göre çıkarız. Ben 38 ve 42 kilolarda çıktım yarışlara. İKİ tane bronz madalyam var. Son maçım, Türkiye seçmelerinde idi ve burada üçüncülük alarak Trabzon’daki müsabakalara katılma hakkı elde ettim. Bugüne dek pek çok yarışmaya katıldım. İller arası müsabakalara katıldım, üç maç yaptım, bir kez de bir Azarbeycan’lı sporcuyla karşılaşarak yendim; diğer iki maçı ise kaybettim. Bu yarışmalar dışında zaman zaman çeşitli gösterilere de katılıyoruz. Judo’yu çok seviyorum ve çocuklar için çok yararlı bir spor olduğuna inanıyorum
Alperen GÜNEŞ
HAYATA DAİR
Biz çocukların pek çoğu kar dışında kışın pek güzel bir mevsim olduğunu düşünmezler. Tıpkı büyüklerin de çoğu gibi… Aslında kış, kimilerine mutluluk, kimilerine acı, kimilerine hüzünle birlikte geliyor. Biz çocukları ele alalım. Kış mevsiminde en çok karı seviyoruz, hatta bayılıyoruz. Kar topları, sevinç çığlıkları havada uçuşuyor. Ama tüm çocuklar karı sevinçle karşılayamıyor. Sokakta yaşayan, kalacak bir yeri olmayan o minik avuçlar ürperiyor karı gördüğünde. Büyüklere baktığımızda, içindeki çocuk ruhu ortaya çıkmış, birbirlerine kartopu atan büyükleri mi sorarsın, yoksa sokakta yatmak zorunda olan kişiler mi ? Ya da evinde oturmuş emekli maaşı ile geçinmeye çalışan, soğuktan üstüne birkaç battaniye örten büyüklerimizi mi? Aslında hepimiz yoğun bir temponun içinde savrulup giderken burnumuzun dibinde olup bitenlerin farkına bile varamıyoruz. Hayvanlara baktığımızda ise, açlıktan birine sesini duyurmaya çalışan, miyavlayan, havlayan, üşüyen, sığınacak bir yer arayan sokak hayvanlarını da görmeden, bakmadan yanlarından geçip gidiyoruz. Sokak hayvanları bizden çok şey mi bekliyorlar? Tabi ki hayır. Sadece soframızdan kalan kırıntıları onlar için ayırsak yeter aslında. Aslında hayatta pek çok şeye bakıyor, görmüyor, göremiyoruz. İşte böyle. Karlar düşerken gökten yere, soğuk yerleşirken yeryüzüne, kimilerinin yüreğine mutluluk, kimilerine umutsuzluk, kimilerine çaresizlik, kimilerine de heyecan yerleşiyor. Bu duyguların ve düşüncelerin arasında hayat hızlıca akmaya devam ediyor.
Umut BAYRAKTAR
17. Dönem Başkanı
BİZLERİN DE HAKKI VAR
Bir varmış bir yokmuş, çocukların haklarının olmadığı bir ülke varmış. Okula çok az çocuk gidiyormuş. Bir sınıfın mevcudu 10’u geçmiyormuş. Bu ülkede Güleryüz adında bir kız varmış. O da okula gitmiyormuş ama en iyi arkadaşı Baldudak’tan her şeyi öğreniyormuş. Güleryüz’ün annesi, babası yokmuş. Ablası Tatlışeker ile yaşıyormuş. İkisi de çalışıyormuş ama çok zor şartlarda çalışıyorlarmış. Ülkeleri başka bir ülke ile savaşıyormuş. Söylentiye göre eski kral vasiyetnamesini yazarken küçük kızına hiçbir şey bırakmamış. Kızı kendi ülkesini kurmuş ve babasının ülkesini yok etmek için savaşmış. Güleryüz’ün en iyi diğer arkadaşı Kıymık savaşta, Ablası da erken yaşta, 19 yaşında ölmüş. Güleryüz yıllar sonra bir ülkenin prensi ile evlenmiş, ülkelerinde her zaman çocukları korumuş.
İrem MURTEZAOĞLU
Eğitim Kom.
FLAPJACK’İ TANIYOR MUSUNUZ ?
Flapjack, Bubbie adında, konuşan bir balinanın büyüttüğü iyi bir çocuktur. Heyecanlı, macera seven bu çocuk, Bubbie tarafından bulunmuş, büyütülmüştür. Flapjack çok saf ve olup biten tehlikelerden habersiz bir çocuktur; tehlikeli durumlara kolayca yakalanmaktadır. Son derece arkadaş canlısıdır Flapjack. Biri dostluğuna cevap vermezse çok üzülür. Kaptan Yosun’un macera öykülerinden büyülenmiştir ve sadece Yosun’u rol model alarak gerçek bir maceracı olmak istemektedir. Flapjack, fırtına limanındaki herkesin bir dostu olduğuna inanır ve herkesi çeşitli adlarla çağırır ve hakaretleri övgü sanır. Onun sloganı “Maceracı”dır. Maceracı olmak için her şeyi yapar, öyle ki koca bir gemiyi kendi başına temizlediğine tanık oldum. Flabjack’in Türkçe karşılığı kek veya börektir. Çizgi filmde ona kulakjack ve börek dendiğini duydum. Onun en büyük hayali limonata denizindeki lolipop ağaçlarıyla süslü şeker adasına gitmektir. İlginç olan şey ise bir balinanın içinde yaşıyor olmalarıdır. Bubbie, Flapjack’i çok sever, onun için her tür iyiliği yapar. Tatlı fıçı (şeker dükkanı)’ dan şeker yemek için her şeyi yapar. Bubbie’nin dilinin farklı yerleri, farklı odalardır. Flapjack ve Yosun bütün organları gezerler ve onlara takma adlar takarlar. Bu macera sever küçüğün çizgi filmi 2009 yılında Çocuklar İçin En İyi Televizyon Animasyon’u ödülünü almıştır. Yaratıcısı da, karikatürist Thurop Van-Orman. Herkesin izlemesini tavsiye ediyorum.
Dilara Güler
17.Dönem Kültür Sanat Komisyonu